28 Eylül 2011 Çarşamba

Aysun'un Hikayesi

Hemen hemen bütün paylaşılanları okudum, ve hemen yazmak istedim, bizim hikayemizi, hemen paylaşmak istedim...

Çocuk sevgisi gelişmemiş, hayatına kendine bağımlı bir canlının sorumluluğunu yerleştiremeyen biriyken, çocuk sahibi olmak istemiyorken, eşim çok istediği için, daha fazla erteleyemediğim için hamileydim. Kafam çok karışıktı, istediğim gibi bir iş bulamıştım, evlendikten sonra yerleştiğimiz yere alışamamıştım. Görüşmekten zevk aldığım kimse, arkadaşım yoktu, iletişim becerisi çok parlak olmayan biri olarak ta daha çok kapatmıştım kendimi. Sonra babam hastalandı, kanser çok çabuk yayıldı, 6 ay içinde kaybettik. ilk aylarımda kemoterapi alan babamla birlikte sürekli kusup son aylarda da ani gelişen bu durumun şaşkınlığı ve mutsuzluğu içinde bebek beklediğimi neredeyse unutup, hazırlık yapmayı bile  düşünemez durumdaydım..

Sonra Duru geldi, Annem, kız kardeşimle birlikte evimize geldik, Duruyu hiç kucağımızdan indirmeden, sürekli öperek, sabah biz akşam babası el üstünde gezdirerek ilk ayımızı geçirdik. Hepimize iyi geldi, tamamen başka bir insana dönüşmüş olan annem, normale döndü, hamilelikten nefret etmiş olan ben, hızla kilo verdim, sorunsuz emdi Duru, bebeği sevemeyeceğim korkuları, ilk görüşte aşık olmamla zaten bitmişti, güzel atlattım ilk lohusalık dönemini.

Sonra herkes evine döndü, Duruşla başbaşa kaldık, feci kucağa alışmıştı - ki bu durum yürüyene kadar da sürdü zaten- yatırdığım anda ağlıyordu, salondaki sehpanın çevresini kucağımda bebekle tavaf ediyorduk bütün gün, üstelik taşırken ritmik hareketlerle sallamammı istiyordu. Bu durum ilerleyen aylarda bilek kemiklerimde ciddi problemlere yol açtı. Yanlız evde olmak, 10 dk. duşa bile girememek çok bunaltıcıydı. Kızgınlıklarımı, çalışma saatleri uzun olan eşime yansıtmama neden oluyordu bu durum, zaten çatacak başka kimse de yoktu çevremde...Hem kendim bakmak istiyordum, en azından üç yaşına kadar, hem yine çalışmak istiyordum, kendi hayatıma tekrar sahip olabilmek için, hem mükemmel anneliğe oynuyordum, ne kadar anlamsız olduğunu farkedemeden. Üstelik Duru uyuduğunda sessiz ev beni rahatsız ediyor, babam aklıma geliyor, anlamsız ağlama nöbetlerine giriyordum, belki atlatamadığım, üstünü arttüğüm bir durumdu, babamın kaybı, henüz yeterli zaman geçmemişti sindirmek için...

Üç sene hem çok güzeldi kızımla, alışkanlıklarını şekillendirmek, onu geliştirmek, uyku- yeme -oyun düzeni içinde huzurlu ortamını sağlamak için bir nimetti, akşamları 9 dan saonra evde olabilen arkadaşlarımı, bakıcıyla büyüyen çocuklarını gördükçe, hemde özeniyordum, iş konusu canımı yakıyordu. Sonra Duruş kreşe başladı, bende çalışmaya, yumuşak bir geçiş oldu, beklediğim bana çok bağlı olan kızımın tepkili olmasıydı ama, güzel bir geçiş yaptık, okulu sevdi, belki o da sıkılmıştı yanlız olmaktan, arkadaş arıyordu... Bir senedir devam ediyor kreşe ama biz kardeşi olmasını istedik ve ikinciyi bekliyoruz artık. 

Kendimi rahat hissediyorum, başıma gelecekleri biliyorum, kendimi korumak için, bir yol çizdim şimdiden, yanlız kalmamak, ihtiyaç duyduğumda yardım alabilmek ve aynı karanlık döneme girmemek için. Yine kendim bakmak istiyorum ve sonra yine çalışmak istiyorum. Kendim için önce kilolardan kurtulmak sonra düzenimi oturtmak istiyorum, umarım umduğum gibi gelir bize, herkese, gelecek günler, sağlıkla, mutlulukla...


 http://durugunlerimiz.blogspot.com/

Aysun Ercan Karakaş