4 Ekim 2012 Perşembe

Miray'ın Hikayesi


sonunda 9 ay bitti..hamilelik bitince bebek doğunca hersey cok güzel olcak tüm kötülükler bitecek masalı sona erdi....sonunda kızımız almira doğdu..evde 2 kişiydik 3 olduk..
ama o da ne onunla ilğili  kurdugum tüm güzel düşler suya düştü sanki..sezeryanla dogum yaptım 2gün hastanede yattım.hastane de ilği alaka süperdi..
2 gün bitti eve geldik..ben eşim bebek..eşimin annesi 2 ablası babası... ve benim annem..aman naz yapıyo demesınler dıye hıç yatmadım.kapıdan içeri girer girmez banyodaki kirli sepetinin dolu oldugunu kımse görmesın dıye hemen çamasır makınesını çalıştırdım...
vee bebek bakımı başladı her kafadan bir ses...bebek doymuyomu? sütün yetmiyomu? süt geliyor dimi? altını temizleyelim...gazını çıkaralım...tek gözünü neden açmıyor? sesleri duymuyor mu? ayy kafasını tut...2.memeden de süt ver..bizim bir tanıdığın tek gögsünden süt gelmedi bak.....eee sus sus sus nereye kadar...aman üzülmesinler aman kırılmasnlar...yabancı değiller sonuçta iyilik için söylüyorlar.....
akşam oldu biz bize kaldık sadece benım annem sehır dışından geldıgı ıçın bizde kalıyordu....bebek uyudu odamıza çekildik...tam eşime sarılıp ohhhhh diycemm..bir mızıklama,sanki bizi duydu...ve uykusuz geceler...2-4 nöbetleri başladı...
eşimin doğum izni bitti işe başladı..günler hep aynı..bizki alışmısız nerde akşam orda sabah..barlar sokağında gezmeler yemeler içmeler arkadaş ziyaretleri...gezmeler alışverişler...hepsi bitti...püfffffff.....tek başına wc ye bile gidemeyen biri oldum...aaa annesi nerde? annemiz nereye gitmiş...çık annesi çık wc den çabuk çık kızın seni istiyor....kokusunu tanıyor....bak bizde durmuyo tabi annesini istiyorrr.....
baktım etrafta zavallı eşimden başka beni düşünen kalmamış....kola içme bebeğe gaz olur...acılı yeme sütünden bebege gecer...temmuz orasında ev 30 derece yanarken ben boncuk boncuk terlerken cam açma,sen terleye bilirsin ne yapalım bebek üşür nidaları.......
ilk on gün geçer 85 kilo olan ağırlıgım 75 e düşer ama o da ne o göbek aynen yerinde sabit...hala hamile tişörtlerimi giymeye devam..pantolonlar hala kocaman....eskiye dönme konusunda bir gelişme yok sayılır....hemen alışveriş merkezine gidilir en sıkısından korse alınır...onun acısına da katlanılır yeterki insanlar ''bebek hala çıkmamaış gibi..içinde 1 tane daha var galiba unuttular mı?:) ''cümlesini kurmaktan vazgeçşinler.....
yeni anne halime alışmaya çalışıyorum ama yokkk..henüz 1 yıllık evliyim..10 temmuz yıldönümümüzdü ve bebek 13 günlüktü.....özenerek aldıgım iç çamaşırlarının hiç biri olmaz..günlük kıyafetlerimin içine bu beden hala sığmaz..bunlar yetmezmiş gibi gögüslerim sanki hergün büyümeye devam ediyor ve kızım vakum gibi emmeye devam ettikçe gögüs uçlarımdaki acı dayanılmaz oluyor..yara oldular resmen..
dogumdan önce hamileyken bile hala güzel oldugumu söyleyen sevgili kocacım artık yüzüme bakmaz oldu...yanında es kaza soyunup giyinsem neredeyse kafasını çevirecek..eskiden başka gözlerle baktıgı gögüslerime şimdi sadece süt makinası olarak bakıyor....hatta emzirirken üstüme başıma akan,gögüs pedlerinden bile taşan,pasaklılığın son noktasını bana yaşatan süte ne demeli...günde en az 3 kez üst baş değiştirmeme ragmen aynadaki  halimden hala memnun olamıyorum....
ben tüm bu yeniliklere alışmaya çalışırken,uykusuzlukla mutsuzlukla ve şaşkınlıkla baş etmeye çalışırken hayırlı olsuna gelen misafirler var birde...saygıda kusur etmemek gerekir ...asla surat asamazsın...mazallah 7 cihana rezil ederler..evine gittikte bize surat astı..sanki ilk doğuran o...bizde lohusa olduk canım der, sıyrılırlar işin içinden..
ve ağlama krizleri de gelip çatar....zaten mutsuz oldugum ve kendimi begenmediğim için ve yıldönümümüzde gelip çattığı için eşime güzel görüneyim benden soğumasın hala eskisi gibi olğumu göztereyim kendimi bırakmadığımı ıspatlıyım azcıkta mutlu oluyum iyi gelir diye 13 günlük bebeğim ve annemle sabahın 9unda kuaförümden randevu alıp gittim...
kızıl ve yaklaşık belime kadar uzanan saçlarımı 9 ay boyunca bebeğe zarar verir diye boyatamadıgım için boyası gelmıişti...ayrıca hamileyken saç kestirilmez diyen kayınvalidem ve görümcelerim üzülmesin diye çalı süpürgesi gibi olan saçlarımdan kurtulmak istemiştim..saçlarımı boyattım ve victoria beckham modeli arkası kısa önü uzun küt kestirdim..ama ben mutlu olmayı hak edemedim galiba..çikolata kahve istediğim saçlarım sonbaharda sararan yaprak rengi olmuştu ayrıca uclarında kızıllar kaldı diye kuaför 2.kez kısalttı...ve sonuç hüsrannn...ama yine de belli etmedim..eve geldim makyajda yaptım...
ama akşam eşim geldi...aaa saçların ne değişik olmuş...neden yaptırdınki eski hali daha güzeldi...bence birdaha böyle kestirme dedi....ağlamamak için tuttum kendimi ...yoooo ben cok begendım triplerine girdim..bebeği emzirdim altını değiştirdim fönlü saçlarım ve full makyaj suratımla...ve tam akşam acaba bebek 2 saat uyurda anneme bırakıp dışarı çıkarmıyız hayalleri kurarken,eşimin fabrikadaki arkadaşlarıyla 10-11 halı saha maçına gideceğini öğrendim....!!!!!
işte bir doğum,bir lohusalık,bir deforme olmuş vucut,bir yıl dönümü...
aslında bu da önmli değil ben zaten dışarı çıkamazdım o akşam ya bebek uyumazdı, ya anneler dışarı çıkılmaz küçüçük bebegınız var derdi,ben gidemiyorum bari eşim arkadaslarıyla  iyi vakit geçirip mutlu olsun dedim....
bebek dogdugundan beri kendimi iyi hissetmediğimi eşimle paylaştım..doğumdan sonra hep oluyormuş lohusalık deniliyormuş dedi...iş yerindeki arkadasının eşide yeni dogum yapmıştı...araştırmış bizimki..sebepsiz ağlıyorum zannetti eşim ilk başlarda ben de öyle dedim neden ağladıgımı bilmiyorum dedim..ama aslında cok ıyı bılıyordum..artık 3 kişiydik..daha 2 kişi olmanın tadını çıkaramadan 3 aylık evliyken 3 kişi olmaya alışmaya çalışmaya başlamıştık...
artık gece gezmeleri yoktu...geceyi bırakın gündüz markete bile yanlız gitmek olanaksızdı..arkadaş ziyaretleri...içkili mezeli kutlamalar..eğlenceler..discolar cluplar yada canlı müzikler de ....canımız sıkıldıgında çıkıp elele gezmek...akşam sessizce film izleyip ruffles yemek....balkonda cay sigara keyfi de fazlaydı bize....biz artık anne baba olmuştuk..
hele ben anne olmuştum..o bebeğin mesuliyeti bana aitti..ben süt vermeli,ona iyi bakmalı,altını yapar yapmaz değiştirmeli,üşütmemeli,gece kalktıgında hissetmeli ağlamalarını hemen duymak zorundaydım..artık genç kız gibi davranmak yoktu...yeni evli sıfatımız da kaybolmuştu..yani herkesin gözünde sıradanlaşmıştık...
artık anne olmuştum..kendimden çok bebeği düşünmeliydim....çok istesem bile sevdiğim bir yiyecek gaz yapıyorsa yememeliydim...mutlu da olsam efkarda bassa emziriyorum diye sigara da içmek yasaktı...alkol zaten lugattan silinmişti...artık ne seksi bir kadındım...ne güzel bir eştim...ne sevimli deli dolu bir kişiydim..ne hoş sohbet bir arkadaştım....artık sadece anneydim...
herkes bana anne gözüyle bakacaktı bundan sonra....en çok ta eşim...eski giydiklerimi,eski makjayımı,eski sevdiklerimi  artık sevmeyecekti belki...nede olsa artık çoluk çocuk sahibiydim...çalışmakta1yoktu uzun bir süre en az 1-2 yıl....bebeğin bana ihtiyacı vardı..el kadar cocugu kıme bırakacaktım....ona en iyi ben bakacaktım çünkü ben anneydim artık..
bugün bebeğin  25.günü... sevgili eşiminde doğum günü...
ben bebeğin günlük bakımlarını yerine getirdim..az önce uyudu ve bu satırları yazmama imkan tanıdı..birazdan yemek yapıcam...kuruyan çamaşırları toplıycam..akşama arkadaşları davet ettim eşim sevinsin diye....sanki hayatımızda değişiklik yokmuş gibi...eskisi gibi ona dogum günü süprizi yapıyım diye....ben yemek yapana kadar bebek uyanır....yine altını değiştirirmm,emziririm ,gazını çıkarmak için türlü şebeklikler yaparım...sonuçta ben anneyim..ee artık misafirler gelmeden vaktim olursa,bebek izin verirse, ağlamadan eşimin kucagında durmayı kabul ederse 5 dakikada duş alırım....biraz süt biraz kaka birazda ter kokusundan kurtulurum belki....belki eskisi gibi parfüm kokarım....
ama ben anneyim..anca anne gibi kokarım:)

Cemre'nin Hikayesi

İsteyerek ve planlayarak hamile kaldım. Eşimin iş dolayısıyla şehir değiştireceği vakit yaklaşırken çocuğumuz olsun istedik, iki yıl sonra döndüğünde ilk çocuk için geç olacağını düşündük. Hemen hemen sorunsuz bir hamilelik dönemi geçirdim. İş yerimdeki gerginlikler hariç gayet huzurlu ve mutluydum. Doğuma üç hafta kalana kadar hiç zorlanmadan çalıştım. İzne çıktıktan sonra annem ve kayınvalidem geldi bana yardım etmeye. Aslında yardıma ihtiyacım yok diyordum ama kimse beni dinlemiyordu. İşin aslı şu ki ben yalnız kalmak istiyordum. Hele kayınvalidemin gelmesini hiç anlayamadım. Ama şimdi bakıyorum da kız çocuk onyıllardır istediği bir şeymiş, herhalde kız torununa karın içinde de olsa iyi bakıldığından emin olmak için bana katlandı haftalarca. 
Bir de daha bebek gelmeden, isim krizi yaşattı bana. Bebeğe eşimin babaannesinin ismini koymak istediğimizi duyunca bizlere küstü, yüzümüze bakmadı, bizlerle konuşmadı. O zamanlar çok sinirlenmiştim, şimdi ise ciddiye bile almamam gerekirmiş diye düşünüyorum.
İki annenin yanımda olması biraz da doğum stresini artırdı sanırım. Akrabalar sürekli arıyor ve doğum hala olmadı mı diye soruyorlardı. Hele bir de beklenen tarihi geçince geceleri tatsız rüyalar görmeye başladım.
Hep normal doğum istedim, ve 40 artı 6 gün olana kadar da bekledim. Doktorum daha fazla beklemek istemediğini, bebeğin ilk kakasını karın içinde yapmasından çekindiğini, ve risk almayacağını söyledi. Bir Pazartesi günü hastaneye yattım. Yaklaşık 10 saat boyunca suni sancı verdiler, ama kızım gelemedi. Meğerse göbek kordonu iki kez karnına dolanmış, bu yüzden de doğum kanalına inememiş.
Sezaryen için acilen operasyon odasına alındım. Eşimin doğuma girmesini planlamıştık, ama beni doğumların yapıldığı ameliyat odasına değil de diğer tüm ameliyatların yapıldığı odalardan birine aldılar, sanırım mesai saati geçtiği için, ve eşimin girmesine izin vermediler. Ben bunu sedyeyle götürülürken öğrendim. O an kelimenin tam anlamıyla yıkıldım. Tüm ameliyat ekibinde bir ivedilik vardı, ve kimse benimle ilgilenmiyordu. Sorular soruyordum, kimse cevap vermiyordu. Hayatımın buluşmasını yaşayacaktım ama her şey korku filmi gibiydi. Sezaryen işleminde annenin kollarının iki yandan yattığı yere bantlandığını kimse söylememişti bana. Kendimi kurbanlık koyun gibi hissettim, her şeyin bir an önce olup bitmesini istiyordum sadece. Doktorum geldi, ve kısa birkaç cümleden sonra bebeği almak için ameliyata başladıklar. Yaklaşık 10 dakikada bebeği çıkardılar; kızımın yalnızca yanağına dokunabildim. O da iki saniye kadar. O anlarda çok yoğun hisler içindeydim, ama benim işlemlerim henüz bitmemişti. Yarım saat kadar benimle uğraştılar, belime bıçak saplanıyordu sanki; bana bir panik hali geldi o anda. Kimse beni sakinleştirmeye çalışmadı, bunun yerine yatıştırıcı dayamayı uygun gördüler. Bu lanet karar yüzünden odama çıktığımda bebeğimi olması gerektiği gibi sevip okşayamadım. Kafam uyuşmuş gibiydi; 150 kişinin olduğu odamda herkes bebeği seviyor, yüzlerinden mutluluk ifadeleri okunuyordu. Ama ben içki içmiş gibi sarhoştum; hiçbir şey anlamıyor ve hissetmiyordum. Bebekle en yoğun bağ kurmam gereken bu anları elimden kaçırmıştım işte.
Loğusa hali hastaneden eve dönünce başladı. Bebeği çok kıskanıyordum, ve herkesin ona dokunmasından rahatsızlık duyuyordum. Hele de eşimin tarafının. Kayınvalidem mesela bebeği görünce herkesi unuttu; iki ay sonra doğuya gidecek kendi oğlunu bile. Bebeğin ilk zamanlarında böyle şeyler olur diyebilirsiniz. Ben de size şunu söylerim o zaman; oğlunun doğuya gitmesine 10 gün var; ve tayinin çıktığı şehrin adını unuttu. 
Bebeğin ilk günlerinde özellikle eşimin tarafı bana üvey anne muamelesi yaptı; ve bebeği sanki oğulları doğurmuş gibi davrandılar. Ziyarete geldikleri gün-bebeğin doğduktan sonraki beşinci günü-bebeği emzirmek dışında bana vermediler bile.
Bebeğin gece uyanmalarına çabuk alıştım sayılır. Çok şikayetçi olmadım çünkü bebeği gündüz istediğim gibi sevip okşama fırsatım olmuyordu, yanımda iki tecrübeli anne vardı ve bana pek fırsat bırakmıyorlardı. Sezaryen olup, normal doğumun mucizesini yaşamaktan mahrum kalmam ve ilk zamanlar bebeğimle gerçekten yalnız kalma ve bağ kurma fırsatını kaçırmam yüzünden bebeğimle aramda bir boşluk var gibi hissediyorum. Babasının kollarında bazen daha rahat ediyor; ya da başkası onu benden daha iyi uyutuyor. O batılı filmlerde örneğini gördüğümüz sürekli çekişen bir türlü anlaşamayan anne kız gibi olacağız diye korkuyorum. 40 gün çoktan bitti, ama loğusa hali sanırım daha uzun süren bir şey. Ya beni herkesten çok sevmezse diye endişeleniyorum.
Acaba normal doğum yapsaydım başka şeyler hisseder miydim merak ediyorum. İnternette normal doğum hikayelerini okuyor onları yaşayanlara özeniyorum. 
Doğumun üzerinden 52 gün geçti; şanslıyım ki sorunsuz bir bebek. Gece boyunca iki üç kez uyanıyor, ve ilk bir ay hariç uykuya geçmesi artık çok kolay oldu. Çalışmayı henüz özlemiyorum; bebeğimle olabildiğince çok vakit geçirmek istiyorum. Eşim iki yıl yanımda olmayacak, belki daha da uzun bir süre. Önceleri çekirdek aile olacağımız zamanı hayal ederdim, şimdi de sadece ve iki yıl boyunca hayal etmek durumundayım. 
Tüm annelere ve anne adaylarına sorunsuz hamilelik dönemleri ve doğum hikayeleri diliyorum. Başkalarının güzel hikayeleriyle avunuyor insan ne de olsa:)